Beyza Memigüven - DHBW Mannheim
2018, Güz
Merhaba, ben okulumuzda Endüstri Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. 2018 güz dönemini Almanya’nın Mannheim şehrinde geçirdim. Küçük bir yer olsa da üniversitenin düzenlediği etkinlikler, buluşmalar ve geziler sayesinde çok eğlendim. Üniversite öğrencilerine ücretsiz olan eğlencelerden ve spor faaliyetlerinden yararlandım. Şehir Almanya’nın güneyinde yer aldığı için hem havalar bir nebze daha sıcaktı, hem de Avrupa’nın hemen hemen her şehrine kolayca ulaşılabiliyordu. Bu sayede birçok farklı ülkeyi ve şehri gezebildim. Hem okulda hem de yurtta başka kültürlerden insanları yakından tanıma fırsatı yakaladım. Okulda Alman öğrencilerle değil, değişim programı için açılmış ayrı bir sınıfta eğitim gördük. Bunun sayesinde dersler tahmin ettiğimden daha rahat geçti. Hocalarımız bizlere karşı anlayışlı ve toleranslıydı. Ders takvimimiz de her hafta değişiklik gösteriyordu. Bu sayede gezmeye daha çok vakit ayırabildim.
Yurtlar apartman dairesi şeklindeydi. Benim kaldığım evi 7 kişi paylaştık fakat odalarımız tek kişilikti. Giriş katında kalmama rağmen güvenlikle ilgili hiçbir sorun yaşamadım. Mannheim’da çok fazla Türk bulunduğu için neredeyse hiç yabancılık çekmedim. İhtiyacımız olan her şeyi Türk marketlerinden veya restoranlardan kolayca karşıladık. Okuldaki Erasmus Ofisi de çok ilgiliydi. Her sorunumuza yardımcı oldular. Hayatımda geçirdiğim en farklı ve faydalı dönemdi diyebilirim. Erasmus programını ve Mannheim’ı bütün öğrencilere şiddetle tavsiye ediyorum.
Hilal Orhan - Polonya / Nysa
2018-2019 Güz
Merhaba, bu yazıda sizlere 2018-2019 güz döneminde, Endüstri Mühendisliği eğitimimin 5. yarıyılında yapmış olduğum Erasmus öğrenim hareketliliğinden bahsedeceğim. Öncelikle şunu söylemeliyim ki benim için her anlamda inanılmaz bir deneyimdi. 4 ay boyunca bambaşka bir ülke ve kültürde yaşama imkânım oldu. Erasmus yaptığım yer olan Polonya’nın küçük kasabası Nysa oldukça şirin bir yerdi ancak ulaşım oldukça zordu. Buna rağmen tam 7 ülke (Almanya, Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Avusturya, Slovakya) gezme imkânım oldu. Daha merkezi bir yerde yaşıyor olsaydım bu sayı muhtemelen daha büyük olurdu.
Fakat yine de Erasmus’a gitmemiş olsam tamamına gitmemin yıllar süreceği 7 ülkeyi bu sayede yalnızca 4 ayda gezme şansını elde ettim. Birçok farklı kültürden insan tanıdım, yeni lezzetler tattım.
Bunların yanı sıra tabii ki başıma kötü olaylar da geldi. Paris metrosunda telefonumu çaldırdım, ardından rahatsızlandım ve son 1,5 ayımı İngilizce bilmeyen doktorlara derdimi anlatmaya çalışarak (anlayamadılar) geçirdim. Bu süreç içerisinde uçağa binmem sakıncalı olduğu için görmeyi gerçekten çok istediğim Hollanda ve Belçika’ya gidemedim. Bunları anlatmamın sebebi Erasmus’un ne demek olduğunu doğru şekilde ifade edebilmek. Çünkü bu tam anlamıyla her şeyi deneyimlediğiniz; iyisiyle, kötüsüyle size hiç tahmin edemeyeceğiniz anılar yaşatacak, kendinizi keşfetmenize olanak sağlayabilecek bir macera.
Bir diğer konu ise dersler. Benim eğitim aldığım okulun sistemi Türkiye’deki sisteme oranla oldukça kolaydı. Bu yüzden notlarım çok iyi bir şekilde Türkiye’ye döndüm. Tabii bu da ülke ülke gezerken çalışmaya vakit kalabilmesi için çok güzel bir olanak.
Bu 4 ayda hayatımda ilk defa bir odada hiç tanımadığım 2 kişiyle yaşamayı öğrendim ve hatta çok da iyi anlaştık. Asla dediğim hijyenik olmayan mutfakta yemek pişirdim ve alışamam dediğim çoğu şeye alıştım. Erasmus konfor alanınızdan çıkmak için yapabileceğiniz en mantıklı hareketlerden biri. Çünkü size bir yandan da güzel Avrupa’yı baştan sona gezme imkânı sunuyor. Bazı şehirlerin güzelliği karşısında gözlerim kamaştı. Çok farklı hayatlara tanık oldum. 120 Euro olan opera biletini ayakta 3 Euro’ya izledim. Zaten bunları tam da şu zamanda yapmayacaksak başka ne zaman yapabiliriz ki? Bu yaşananların hepsi benim ufkumu genişletmek için birer etken oldu. Erasmus yaptığım için çok mutluyum, umarım isteyen herkes bu fırsatı elde etme imkânı bulabilir.
Gökçe Kaptanoğlu
University of Applied Sciences in Nysa
en Gökçe Kaptanoğlu. Endüstri Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Üniversite hayatımın 5. yarıyılını Polonya’nın Opole şehrine bağlı Nysa kasabasında geçirdim. Buraya geldiğimde beni en çok etkileyen şey şehrin içinden geçen ve yurt odamdan da görebildiğim nehri oldu. Eylül ayının son günlerinde Polonya’ya gelmiştik ve son sıcak günleri sık sık nehir kenarında yürüyüş yaparak geçirdik. İlk başlarda endişeli olsam da farkında olmadan buraya ve insanlarına alıştım. Öğretmenler bize son derece toleranslı davrandı. Erasmus’un farklı ülkeleri görüp seyahat etmek için bir fırsat olduğunun bilincindeydiler ve bizi bu konuda desteklediler. Seyahatlerimizi derslerimize göre ayarladığımız için dersleri kaçırmadık ve dersler hiçbir zaman bizi zorlayacak düzeyde olmadı. Ödevleri tamamlamamız yeterliydi. Yurtta kaldığımız için diğer Erasmus öğrencileriyle bir aradaydık. Café kültürleri pek olmasa da partilerine mümkün oldukça katıldık ve çok keyif aldık. Uygun saatler buldukça trenle Polonya’nın büyük şehirleri olan Krakow, Varşova ve Wroclaw’a gittik.
Venedik ve Floransa’yı, Paris’i, Barselona’yı gezme fırsatım oldu. Polonya’nın havası bazen bizi zorlayacak derecede soğuk olsa da hiç unutamayacağım dört ay geçirdim ve son günlerimde bavulumu toplamak, odamdan ve arkadaşlarımdan ayrılmak benim için çok zor oldu.
Zehra Nur Kızıl - Estonya / Tallinn Teknik Üniversitesi
2018-2019 Güz Dönemi
Ben Zehra Nur Kızıl. Endüstri Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. 2018 Şubat ayında başvurduğum Erasmus’a İngilizce sınavınıda geçerek hak kazandım ve 27.08.18-26.01.19 tarihleri arasında 3. sınıfımın güz dönemini Estonya’da Tallinn Teknik Üniversitesi’nde Erasmus yaparak geçirdim. Tek başıma çıktığım bu yolculuk bana çok fazla şey kattı. Tırnak makasım hariç bu yolculukta hiçbir kaybım olmadığını söyleyebilirim. Benim tek başıma gitme amacım İngilizce konusunda kendimi geliştirmek ve biraz olsun yalnız başıma nelerle başa çıkabildiğimi görmek istemekti.
Oraya gittikten sonra zaten çok fazla güzel arkadaşlık kazandım. İlk haftadan başlayan okul etkinlikleri sayesinde bambaşka milletlerden bir çok arkadaş edindim. Orta Doğu, Orta Asya, Avrupa, Amerika, Afrika birçok kıtadan birçok milletten, dinden arkadaşlarım oldu. Onlarla karşılıklı kültür paylaşımları yaptık. Çok farklı bilgiler öğrendim ve bu sırada İngilizcemi de geliştirdim. Okulum başlarda her ne kadar zor gelmiş olsa da, zamanla hocalarla da kaynaştık. İngilizcemin ilerlediğini kendimde gözlemledikçe özgüvenim de yerine geldi.
Bunlara ek olarak tabii ki de Shengen vizesi aldığımızdan dolayı, hazır Erasmus’tayken Avrupa’nın başka ülkelerini de gezmek istedim. Erasmus yaptığım ülkeyi de sayarsak toplamda 8 ülke gezdim. Bir şeylerle başa çıktıkça, zorlukları atlattıkça, kendime güvenim arttı. Her seferinde kendim ile ilgili yeni bir şey öğrendim. Her anında kendime yatırım yapmaya çalıştım. Geriye döndüm evet ama benim için Erasmus arkada kalmış bir anı değil. Tam tersine önüme eklediklerime odaklanmaktayım. Gittiğim üniversiteyi, ülkeyi herkese tavsiye ederim (ama mümkünse bahar dönemi gidin -11 derecelere katlanamam derseniz). Her türlü soruda yardımcı olmak, edindiğim bilgileri fazlasıyla paylaşmak isterim. Yazmaktan çekinmeyim.
Zeynep EKŞİ - Brüksel / Vrije Universiteit Brussel
2018-2019 Güz
2018-2019 güz döneminde Brüksel Vrije Universiteit Brussel üniversitesine aynı dönemde almakla sorumlu olduğum derslerimi orada almak için Erasmus programıyla gittim. Avrupa’da 5 aylığına da olsa eğitim almak belki de üniversite yıllarında yaşanabilecek en güzel tecrübe. Bunun en önemli sebebi de eğitim almanın yanı sıra orada hayatının 5 ayını her anlamda geçirmek.
Brüksel’de Erasmus maceramı yaşadığım 5 ay su gibi akıp geçti. Belçika, Flaman ve Fransız bölgesini içine alan, kültür çeşitliliği bakımından zengin bir ülke. Bu yüzden Avrupa’nın merkezi sayılabilir.
Brüksel’de Erasmus maceramı yaşadığım 5 ay su gibi akıp geçti. Belçika, Flaman ve Fransız bölgesini içine alan, kültür çeşitliliği bakımından zengin bir ülke. Bu yüzden Avrupa’nın merkezi sayılabilir. Adaptasyon sürecim sosyal çevre açısından pek zorlu olmadı ve bunun en büyük etkeni de kaldığım Erasmus öğrencilerine özel olan öğrenci yurduydu. Öğrenci yurdumuz farklı kültürleri tanımak ve dünya çapında bir vizyon kazanmak açısından çok faydalı oldu. Brüksel başkent olduğundan dolayı belki de hayat benim için ulaşılabilirlik açısından küçük kasabalarda okumaya giden arkadaşlarıma göre daha kolaydı. Brüksel aynı zamanda Türk nüfusu da oldukça fazla olan bir şehir, zaman zaman Türkçe bile konuştum ve Türk kültürüne hasret kalmadım. İngilizcem ise anadilim haline geldi.
Okumaya gittiğim üniversiteden maalesef pek de verim alamadım, eğitim sistemini fazla öz çalışma odaklı ve öğrenme odaklı olmaksızın anlamsızca zorlayıcı buldum.
Her şeye rağmen çok eğlenceli ve dünya çapında bilgiler edindiğim bir 5 ay geçirdiğim için çok mutluyum. İlerde pişman olmayacağım bir tecrübe yaşadım.